Reklam
Tarih : 2025-03-17 18:04:29

AK Parti Sözcüsü Çelik: Hedef terör örgütünün silah bırakmasıdır

Ömer Çelik'in konuşmasından bazı satır başları şöyle:

"Türkiye'nin içinde yürüyen 'terörsüz Türkiye' süreci açısından bakıldığında Nevruz'un Türkiye'nin terör belasından kurtulması bakımından da önemli aşama olmasını temenni ediyoruz. Önümüzde birçok siyasi gündem var. Dünyanın tartıştığı gündem, hep konuşuyorduk, ABD Başkanı Trump'la AB liderleri arasındaki tartışmalara baktığımızda geçiş cümleleri kurmaya gerek kalmadı.

Dünya yeni bir düzen arayışındadır. Dünyanın büyük aktörlerinin önümüzdeki dönemde nasıl yol haritası izleyeceği en önemli konulardan bir tanesidir. Türkiye bütün gelişmelerin merkezinde kilit ülke olma rolünü net bir şekilde korumaktadır.

Avrupa liderleri gerek hukuk gerek ilkeler açısından birtakım eleştiriler getiriyorlar Başkan Trump'ın tasarruflarıyla ilgili olarak. Bugün eleştirdikleri konular kendilerinin yıllarca Türkiye'ye dönük ortaya koydukları çifte standart siyasetinin özeti olarak önlerine gelecektir.

2. Dünya Savaşı sonrası düzen bu tartışmayla sona ermiş gözüküyor. Önümüzdeki dönemde AB'nin nasıl yol çizeceği NATO'nun yaşamını nasıl sürdüreceği, dozunun, misyonunun ne olacağı gibisinden birçok tartışma arka arkaya gelecektir. Bütün bunlara bakıldığında Türkiye kilit bir rol üstlenmeye devam edecektir.

Uzun yıllardır Avrupa'da güvenlik mimarisyle ilgili pekçok tartışma yapılıyor. Avrupa Ordusu'ndan bahsedilir ama herhangi ilerleme sağlanamaz. Türkiye'nin bu konuda ne kadar vazgeçilmez olduğunda pekçok makale ve siyasi beyanatı görüyoruz.

Avrupa'lı dostlarımıza Türkiye'yi sadece güvenlik konularına indirgeyemezsiniz, Türkiye'yi demokratik değerler, ekonomik refah, sosyal değerlerin paylaşılması ve bu konuların ortaya çıkması bakımından değerlendirmeleri gerekir. Yıllardır ortaya koydukları Türkiye ile ilgili çifte standartlarla yüzleşmenin zamanıdır.

Birtakım konuları müzakere etmek için fasılları dahi açmaktan çekiniyorlar. Türkiye bu fasılların gereklerini yerine getirmezse onlar fasılları kapatmamış olurlar.

Bu konuda bile kapıyı kapatmaya çalışan konumları var. Türkiye'nin liderler zirvesine katılımı Merkel ve Sarkozy döneminde artık yapılmamaya başlanmıştı. 

Yakın zamanda Ukrayna konusunda birtakım toplantılar yaptılar. Türkiye'siz toplantının herhangi sonuç doğurmayacağını ifade ettik. 

AB açısından küresel güç olmanın yolunun sadece Türkiye'nin tam üyelik olmasından geçtiğini ifade etmiştik. Bugün Türkiye'nin AB üyeliğini aşırı sağın birtakım hamleleri üzerinden erteleyenler ya da dışlayanlar kendi demokrasilerin aşırı sağ siyasetler kuşatıldığını düşünüyorlar.

Bunlar Türkiye'nin yıllardır ortaya koyduğu tezlerin ne kadar kıymetli olduğunu ortaya koyuyor. Sadece güvenlik temelinde indirgemecilik temelinde ele almazlar, Türkiye'nin Avrupa demokrasi çerçevesi eli gelerler. Hem bölge, hem dünya, hem Akdeniz hem Avrupa güvenlik mimarisi açısından yepyeni fırsat pencerelerin çıktığı herkes tarafından görülecektir. 

Bugün ortaya çıkan uluslararası hukukun zedelenmesi, dünya düzeninin adaletsiz tarafından daha çok kuşatılması karşısında kapsayıcı siyasi modellerin ortaya koyulması bakımından son derece ilham verici olacaktır.

Suriye'deki gündemi yakından takip ediyoruz. Suriye'deki her olayın bizi etkilediği açıktır. Maalesef orada günler önce bir Esad'a bağlı bazı grupların meşru yönetime karşı saldırı gerçekleştirmesi neticesinde bazı olaylar meydana geldi. Ortaya çıkan çatışmalar oldu.

Bu kaosu tetiklemeye çalışan odakların harekete geçtiğini gördük. Alevi, Nusayri kardeşlerimize dönük saldırılar oldu ve hayatını kaybedenler oldu. Bu saldırıları gerçekleştirenleri lanetliyoruz. Nitekim Suriye'deki yönetim bir komisyon kurdu Alevi-Nusayri kardeşlerimizle ilgili hızla iniyisiyatif oldu. 

Koydukları irade son derece önemlidir. Bunların cezalandırılması son derece önemli olaaktır. Biz olay olduğu andan itibaren 'Burada Esad artığı olarak bildiğimiz birtakım gruplar silahlı saldırılar gerçekleştirdiler'. Bu silahlı saldırıyı elbette lanetlioruz. Aynı şekilde sivilleri hedef almasını lanetliyoruz.

Esad'ın yaptığı katliamlar Nusayrilere mal edilemez, YPG'nin yaptığı katliamlar Kürtlere, DEAŞ'ın yaptığı katliamlar Araplar'a mal edilemez. Mezheplerin her biri son derece saygıdeğer düşünce okullarıdır, son derece büyük ekollerdir. 

Ama siyasi mezhepçilik büyük bir zehirdir. Maalesef bazı CHP'li milletvekilleri Hatay'a yaptığı ziyaret esnasında son derece yanlış eksende, çarpıtma yaparak olayı başka bir yere taşıdıklarını gördük. 2-3 kişinin siyasi mezhepçilik temelinde oldu. 

Oradaki katliamın arkasında Türkiye'nin himaye ettiği gibisinden çok ayıp ve çok büyük yalana imza attılar. Buradan siyasi kaldıraç elde etmeye çalıştılar. Yaptıkları iş ilkel, bayağı ve oradaki kardeşliğe zarar veren siyasi mezhepçilikten öne hiçbir şey ifade etmedi.

Biz siyaset yapıyoruz, yaptığımız siyaseti ilkeler temelinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz Suriye'ye baktığımızda Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Şii, Alevi, Dürzilerin Suriye'nin geleceğinden eşit vatandaşlar olmasını ifade ediyoruz.

Birileri çıkıp uluslararası müdahale çağrısı yapması Suriye'yi yeni bir kaosa sürüklemekten başka bir amaca hizmet etmez. Bütün siyasi mezhepçiliğin karşısında birtakım siyasi odakların hangi emellerin olduğu nettir. 

Bizim Esad artığı dediklerimiz orada silahlanmış, kimisi dağa çekilmiş, kimisi yer altına girmiş yeniden örgütlenerek birtakım devletlerin vekil gücü olarak hareket ederek bu saldırıyı gerçekleştiren teröristlerdir.

Herhangi terör olayı karşısında topyekün bir grubun suçlanması o terör eylemi gerçekleştirenlerin amacına hizmet eder. Hiçbir etnik, mezhebi grubun topyekün suçlanması doğru değildir. 

Nusayri terörist, Sünni terörist, Alevi terörist, Arap terörist, Kürt terörist, Türkmen terörist demek yanlıştır. Terörist teröristtir. Biz bunların hepsine karşıyız. Orada 2-3 CHP milletvekilinin alenen siyasi mezhepçilik yapmasının nasıl kışkırtıcılık yaptığı görülmüştür.

Orada yıllarca kendilerinin herhangi bilgisi bile olmadığı durumlarda biz orada Sünni, Nusayri, Alevi, Dürzi liderlerle yıllardan beri ilişkilerimizi sürdürüyoruz. Ülkemizi siyasi mezhepçilik belasından da kurtarma konusundan hassasiyetimizi en yüksek seviyede tutmaya devam edeceğiz. 

Baas rejimi kurmak isteyenlerin ne yapmak istediğini görüyoruz. Yıllar önce sayın Cumhurbaşkanımız geçmişte Esad yönetimiyle görüştüğü zamanlarda oradaki Kürtlerin ve farklı mezheplerin eşit muamele görmesinden bahsediyordu. Terörle bulaşmış bütün unsurların Suriye'den temizlenmesi gerektiğini söylüyoruz. Etnik ve mezhep gruplarının Suriye'nin geleceğinde eşit rol üretmelidir.

Ermenistan'ın Azerbaycan'ı hedef alan yasaları birtakım anayasa maddelerini değiştirmesi son derece önemli olacaktır. Yılarca sorunu çözmek için kurulmuş ama sorunu çözmekten çok karmaşıklığına yol açmış AGİT/MİNSK grubunun herhangi bir anlamı kalmamıştır. Bundan sonrasında bütün adımlar gerçekleştiği zaman Türkiye-Ermenistan arasındaki normalleşme süreci ivme kazanacaktır. Kafkasya barışı kazançlı çıkacaktır.

Bugün 2 saate yakın bir görüşme yaptık. Burada siyasetin dilinin doğru kurulması gerekir. Nasıl bir dili tercih ettiğimizi en ayrıntılı şekilde sizlerle paylaşıyorum. Önceliğimiz PKK'nın silahları bırakması ve kedini feshetmesidir. Öncelikli konumuz bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğidir.

Ben ve Efkan Bey daha önceki süreçlerde de bulunmuştuk. O süreçlerin işleyişine dair yoğun tecrübemiz var. Gelinen noktada sayın Devlet Bahçeli'nin tarihi çağrısı sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade önemli fırsat penceresi araladı. Ne denirse densin, tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ilkesi çerçevesinde önümüzdeki teklifleri bu çerçevede ele alacağız.

Devletin niteliklerinden, milletin değerlerinden pazarlık gibi yaklaşımı kesinlikle gündemimize almıyoruz. Genel olarak Türkiye'de bu konularla ilgili önümüzdeki dönem için 'Türkiye Yüzyılı' diye sayın Cumhurbaşkanımız biraz değinmişti. Önümüzdeki süreçte açılacaktır bu.

Demokrasi standartları yükseltmelidir. Şu an bu konuyla ilgili konuşulması gereken gündem terör örgütünün silahı bırakması ve kendisini feshetmesidir. Bir takım ara kategorilerinin, geçiş kategorilerinin olmaması gerekir. Odağımız bu çerçevededir. Hangi adla olursa olsun PKK; YPG; SDG bütün tabelalarıyla bu silahın bırakılması gerekir.

Genel olarak çerçevesi itibariyle biz burada Suriye'nin bir toprak bütünlüğünü ve egemenliğini savunduğumuz için Suriye içerisinde birtakım parçalarda birtakım silahlı grupların olması, Baas rejiminden kalma birtakım silahlı modellerinin yaşamasını doğru bulmuyoruz.

Bizim açımızdan nettir, YPG ve SDG terör örgütleridir. Bu Suriye'nin toprak bütünlüğünü de tehdin eden, birtakım devletçik modeli gibisinden yapı görüntüsü vermektedir, bunun ortadan kalkması demektir. O anlaşmanın maddeleri içerisinde oradaki silahlı unsurların Suriye ordusunun parçası olmasıdır. Yöntemini Suriye yönetimi bulacaktır. O bölgenin Suriye yönetimine girmesi, Suriye bayrağının temsili olması gibi bir yaklaşım çerçevesinde bu yorumla bu anlaşmanın Suriye için olumlu sonuç doğurabileceğini değerlendiriyoruz.

Anlaşmadan sonra bazı PYD yöneticilerinin anlaşmayı farklı yorumları gördük. Terör örgütünün kurduğu sözde hakimiyet alanlarını korumaya, bir bütün olarak silahlı gücünü korumaya devam edeceği gibi bunlar meseleyi olumsuz yere getir. 

Bu Suriye'nin güvenliği açısından da olumsuzdur. Bizim açımızdan doğru olan şudur, anlaşmanın maddelerin literal anlamda Suriye'nin bütünlüğüne katkı verecek şekilde uygulanması gerekir. Cumhurbaşkanımız Esad yönetimi zamanından beri söylüyor, 

Suriye Kürtlerinin eşit vatandaş olarak hayatta yer almaları, geleceğe güven içinde bakabilmeleri. Tıpkı Türkmenler ve Araplar için söylediğimizi Kürtler için de söylüyoruz. Bu anlaşma iyi bir çerçevedir, uygulanması da bu doğrultuda olması gerekir.

Sayın Cumhurbaşkanımız devletimizin başıdır, bütün bu görüşmeleri onun iradesiyle gerçekleştiriyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız terörsüz Türkiye hedefine büyük destek vermektedir. İlkeleri herkes tarafından bilinmektedir. Tek vatan, tek bayrak, tek devlet, tek millet ilkesi bu çerçevededir. 

Terör örgütünün silah bırakması çağrısı ve kendisinin feshetmesi çağrısı ortaya çıktı. Bunun pratiğe dökülmesi gerekir. Nasıl silah bırakılacak, nereye bırakılacak? Tabii ki devletimizin bu konudaki kapasitesi yüksektir.

Hedef terör örgütünün silah bırakmasıdır. Tabii ki ihtiyaç olduğunda görüşme yapılabilir. Başka başka konular gündeme gelebiliyor. Bütün bu gidiş gelişlerin esası bu çağrının yapılmasıydı. Çağrı da yapılmasıdır. Örgütün silah bırakması için. İhtiyaç duyulursa bunda sonra da ziyaret yapılabilir. Esas olan kısa zaman içinde bu adımların atılmasıdır."

 

  Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2025 haberbulhaber.com.tr Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.